Europa’nın yüzeyini araştırarak, yaşama dair tüm bilinmeyenleri Güneş Sistemi içerisinde çözebileceğimizi düşünmüyoruz elbette. Jüpiter gibi dev gazsal gezegenlerin galaksideki diğer yıldızların etrafında Dünya gibi kayaç gezegenlerden sayıca fazla olduğunu ve her bir Jüpiter benzeri gazsal gezegenin onlarca Europa benzeri uyduya sahip olduğunu göz önünde bulundurursak, Europa’nın jeolojik ve oşinolojik yapısını öğrenmemizin tüm bu diğer benzeri exoplanet uyduların doğal habitatları hakkında önemli ölçüde fikir sahibi olacağımızın farkındayız.
Europa Jüpiter’in etrafında hatrı sayılır bir hızda dönüyor. Çekim kuvvetinden ve Europa’nın yapısından kaynaklanan bu hız, Europa’daki okyanuslarda tıpkı Ay’ın Dünya’daki sulara yaptığı etkiyi yapıyor (Dünya’nın uydusu Dünya’daki suları etkilerken, Jüpiter, kendi uydusundaki suları etkiliyor). Bu gel-git etkisi Europa’nın eliptik yörüngesinde maksimum ve minimum etkilere yol açarken, gezegenin de tıpkı elastik gibi esneyip büzülmesine yol açıyor. Bu esneme hareketinin sonucunda ortaya çıkan ısı enerjisi de Europa’nın iç katmanlarını ısıtıyor. Dört bir yandan ısınan iç katmanlar, Europa’nın çekirdeğindeki sıcaklığı arttırarak, çekirdeği neredeyse Güneş’in yüzeyindeki sıcaklığa eşit hale getiriyor (şaşırtıcı ama evet, işleyiş bu şekilde). Bir diğer şaşırtıcı gerçek ise; bu sıcaklık etkisinin, Europa’nın Güneş’e olan uzaklığı düşünüldüğünde okyanuslarında yaşam için gerekli olan sıcaklığı sağlaması.
Ek bilgi: Gel-git etkisi sadece Europa’nın iç yüzeyini değil, aynı zamanda kabuğunu da esnetiyor ve böylece yüzeyde çatlakların oluşmasına yol açıyor. Europa’nın gözlem sonuçlarında yüzeyin çatlaklarla dolu olmasının sebebi bundan ibaret.
Devamını Oku!