İnsanoğlunun tarihinde Güneş çok önemli bir yere sahiptir şüphesiz. Eski medeniyetler, gökyüzünde böyle cıvıl cıvıl parlayan, baktıklarında gözleri uf olan bir cisim gördüklerinden dolayı kayıtsız şartsız bu cisme tapınmışlardır. Geceleri ise bu tanrılarının uyumaya gittiğini düşünürlermiş.
Of ben dayanamayacağım, ucundan biraz astronomi tarihine gireceğim sanırım..
Çok eski uygarlıklardan biri (kim olduklarını hatırlamıyorum, tuhaf bir isimleri vardı), gündüz ile gece kavramını şu şekilde açıklamışlar: Gündüzleri Dünya'nın üzerinde kocaman bir alev topu var. Bu alev topu kimi zaman sinirlenip yangınlar çıkarıyormuş (binlerce yıl önce yaz ayları daha sıcaktı tabii), kimi zaman ise kısa süreliğine bir yere gidermiş (tamamen kapalı bir havada Güneş'in gözükmemesi durumunda böyle diyorlarmış sanırım). Hatta Güneş ile kötü ruhların kimi zaman yer değiştirdiğine bile(!) tanık olmuşlar (birçok "eski dil" bilimcilerine göre elemanlar burada Güneş Tutulması adlı olayı izlemişler). Gece olduğunda ise alev topunun daha altında bir yerde, birileri bir şeyler örterlermiş. Dünya ile alev topu arasında bir örtü oluyormuş yani. Tabii bu örtü kusursuz bir örtü değilmiş ve arada delikler varmış. İşte bu deliklerden de alev topunun ışıkları gözüküyormuş. Eski insanların yıldızları tanımlamasına bakın hele. Ne kadar ilginç değil mi?
Astronomi tarihi ile ilgili ayrıntılı bir şeyler yazmayı düşünüyorum zaten (önümüzdeki günlerde blog'la ilgili birtakım sürprizler de sizleri bekliyor olacak)
Saturday, April 25, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment