Monday, April 27, 2009

Samanyolu'nun 3-D Modeli

Belki de görmüşsünüzdür tabii, ama buradan sizlerle paylaşmak istedik. Samanyolu'muzun 3-Boyutlu olarak bir modelini hazırlamışlar. İçerisinde Güneş'in de konumunu gösteriyorlar. Kısacası videoda Güneş Sistemi'mizin galaksimizdeki konumunu da görebiliyoruz. Ayrıca galaksinin Bulge adı verilen kısmına da (galaksinin merkezindeki yoğun şişlik) dikkatinizi çekerim. Kendisi çubuklu yapıdadır ve ortasında bir karadelik olduğu düşünülüyor.



Devamını Oku!

Spirit Yola Devam Ediyor

NASA'nın Mars Keşif Aracı Spirit, geçtiğimiz günlerde uzun sürelik sessizliğini bozdu ve yeniden Arz'daki NASA mühendislerinden aldığı komutlar aracılığıyla hareket etmeye başladı. 8 Nisan'dan beri hareketsiz duran Spirit, birkaç normaldışı davranışı dışında hala sapasağlam.


Spirit'in geçtiğimiz günlerdeki hareketi yalnızca 1.7 metre sürmüş. Eh robot için küçük ama insa.. tamam sustum. klişelere yer yok burada. İşin ilginç kısmı Spirit, normal görevinin 20 katı daha fazla iş yaptı Mars'ta...

NASA mühendisleri JPL'de (Jet Propulsion Laboratory -hayalim) Spirit'in geleceği ve yeni komutlara ne denli tepki vereceğini tartışmış. Geçtiğimiz iki hafta boyunca Spirit, Arz'a sahip olduğu verileri yollamakta başarısız oldu. Dolayısıyla mühendisler, Spirit'in artık çöp robot olarak Mars'ta bırakılmasını tartışılıyorlardı. Şimdi ise Spirit'e bir haller oldu (Mars güneşi yaramıştır) ve yeniden harekete geçebilecek teknolojik yeterliliğe erişti. NASA yaptığı açıklamaya göre Spirit'te küçük çapta da olsa bir veri kaybı yaşanacağından eminmiş. Fakat kaybedilen veri, bekledikleri kadar fazla değilmiş. Bu güzel bir haber tabii. Mars'ı ne kadar hızlı araştırırsak o kadar hızlı koloni kurma girişimlerine başlayabiliriz.

"Ne de güzel olur gündoğumu (yoksa günbatımı mı?) Mars semalarında.."

Size şaka gibi geliyor değil mi? Gerçekleştiği vakit blog'umu Mars'tan yazarım size artık. "Şu an Mars Malibu'su içiyorum ve bu yazıyı giriyorum, burada hava çok güzel, biraz yakıcı bir hava ama olsun. En azından iki uydumuz var bizim".

Ahh hayallerde yaşıyor bazı astronomlar...

Devamını Oku!

Saturday, April 25, 2009

Güneş'imizin Gazabı

Hazır Güneş'ten bahsediyorken bir de sizlere bu arkadaşın ne kadar tehlikeli olabileceğinden bahsedeyim.



Güneş sandığımız kadar masum değil. Belki duymuşsunuzdur "Manyetik Fırtınaları". Güneş'in Korona bölgesinde (ki bu bölge bize kadar ulaşır aslında, ama düşük yoğunluklu olduğundan biz hissetmeyiz) oluşan patlamalarla birtakım gazlar açığa çıkar. Patlamadan kaynaklanan elektromanyetik dalgalar da bize kadar ulaşır. Bu da bizim iletişim sistemlerimizi (uydular, cep telefonları vs.) ve daha birçok şeyi etkiler. Modern toplumu rahatsız eden etkilerdir bunlar daha çok.


Kısacası doğal afetler sadece Arz temelli olmak zorunda değil. Bizim (biz dediğim tüm insanlık) bu konuyla ilgili çok fazla bir savunma mekanizmamız yok. Birçok astronoma göre ise artık bu duruma bir son vermeliyiz ve gelişen teknolojiyi göz önünde alarak Güneş'in manyetik fırtınalarına karşı bir savunma mekanizması geliştirmeliyiz. "Güneş dediğin ne ki, 150 milyon kilometre uzakta yahu" deyip geçmemeliyiz. Hele ki önümüzdeki senelerde birkaç tane büyük etki bırakabilecek manyetik fırtına bekleniyorsa, bu durum daha da ciddi bir hale dönüşüyor.

Devamını Oku!

Güneş Deyip Geçmeyin

İnsanoğlunun tarihinde Güneş çok önemli bir yere sahiptir şüphesiz. Eski medeniyetler, gökyüzünde böyle cıvıl cıvıl parlayan, baktıklarında gözleri uf olan bir cisim gördüklerinden dolayı kayıtsız şartsız bu cisme tapınmışlardır. Geceleri ise bu tanrılarının uyumaya gittiğini düşünürlermiş.

Of ben dayanamayacağım, ucundan biraz astronomi tarihine gireceğim sanırım..

Çok eski uygarlıklardan biri (kim olduklarını hatırlamıyorum, tuhaf bir isimleri vardı), gündüz ile gece kavramını şu şekilde açıklamışlar: Gündüzleri Dünya'nın üzerinde kocaman bir alev topu var. Bu alev topu kimi zaman sinirlenip yangınlar çıkarıyormuş (binlerce yıl önce yaz ayları daha sıcaktı tabii), kimi zaman ise kısa süreliğine bir yere gidermiş (tamamen kapalı bir havada Güneş'in gözükmemesi durumunda böyle diyorlarmış sanırım). Hatta Güneş ile kötü ruhların kimi zaman yer değiştirdiğine bile(!) tanık olmuşlar (birçok "eski dil" bilimcilerine göre elemanlar burada Güneş Tutulması adlı olayı izlemişler). Gece olduğunda ise alev topunun daha altında bir yerde, birileri bir şeyler örterlermiş. Dünya ile alev topu arasında bir örtü oluyormuş yani. Tabii bu örtü kusursuz bir örtü değilmiş ve arada delikler varmış. İşte bu deliklerden de alev topunun ışıkları gözüküyormuş. Eski insanların yıldızları tanımlamasına bakın hele. Ne kadar ilginç değil mi?

Astronomi tarihi ile ilgili ayrıntılı bir şeyler yazmayı düşünüyorum zaten (önümüzdeki günlerde blog'la ilgili birtakım sürprizler de sizleri bekliyor olacak)

Devamını Oku!

Friday, April 24, 2009

Hepimizden Önce Himiko Vardı...

Himiko, Japonların çok eski devirlerde yaşadığı belirtilen, ama kaynaklarda hakkında kesin bilgiler olmayan efsanevi bir kraliçedir. Bizdeki Nasreddin Hoca misali. Kendisi bir şamanmış da aynı zamanda. Japonya için çok önemli bir isim kısacası Himiko.



Peki bizim için niye bu kadar önemli? Çünkü evrenin en eski maddesel oluşumlarından biri keşfedildi ve ona Himiko adı verildi. Maddesel oluşum derken? Kısaca şöyle, çeşitli hesaplamalar sonucunda evrenin yaşının yaklaşık 13 milyar küsur yıl olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla biz ne kadar uzağı gözlersek, evrenin o kadar genç halini görürüz demektir.

Himiko adı verilen bu gazsal oluşumun da bizden yaklaşık 12.8 milyon ışık yılı uzaklıkta olduğu tespit edildi. Yaaaani evren yalnızca yaklaşık 800 milyon yıl yaşındayken bu yapı ortaya çıkmış. E haliyle biz şimdi gözlüyoruz ya bunu hani, işte aslında evrenin 800 milyon yaşındaykenki halini gözlüyor oluyoruz. Kimbilir, belki bu gazsal oluşum çoktan dağıldı ya da bir şekilde kendini entropinin soğuk sularına attı.

İnatla üzerinde durduğum nokta anlaşılmıştır umarım. Açıkçası günlük hayata kapıp giden bizler için biraz sıradışı bir söylem bu. Olay özetle şu: evrende daha uzağa bakmak demek, geçmişe bakmak demektir.

Peki bu Himiko da ne ola ki? Böyle devasa gazlardan oluşan devasa bir gök cismi denilebilir. Yalnız hakikaten devasa... Zira kendisi tam 55.000 ışık yılı büyüklüğünde!

Keşfi gerçekleştiren Carnegie Enstitüsü astronomları da bu duruma şaşırmışlar. Şaşırmalarının sebebi şu:

Bu gaz oluşumu, günümüzdeki iricene bir galaksi büyüklüğünde. Fakat evren sadece 800 milyon yıl yaşındayken bu boyutlardaki bir galaksi, evrenin birçoğunu kaplar. 800 milyon yıl yaşındaki evrenin, şimdiki evrenimizin yalnızca %6'sını oluşturduğunu düşünürsek gerçekten de çok ilginç bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlarız.

Kaynak

Devamını Oku!

Monday, April 6, 2009

Çarpışan Arabalar!

Galaksiler ilginç topluluklardır. Bizim galaksimizin dışındaki galaksiler hakkında çok da fazla bilgimiz yok. Var ama, bizimki kadar yok.


İçerisinde olduğumuz yapıyı incelemek şüphesiz daha kolay. Burada bahsedeceğim galaksi üçlüsü ise bilim insanlarının ilgisini çeken bir yapı. Bu üçlü galaksi sistemine (küme denilemiyor) Arp 274 deniliyor.Şekil bakımından diğer galaksilerden farklı bir yapıdalar. Halton Arp tarafından kataloglanan peculiar galaxies (tuhaf görünümlü galaksiler) listesindeki 274. galaksi yapısı olduğu için Arp 274 ismi verilmiş.



Bu galaksiler birbirleriyle etkileşiyor. Kimisi çarpışıyor, kimisi diğerinden yıldız koparmaya çalışıyor. Gravitasyonel alanları o kadar büyük ki (kütleleri büyük olduğu için), ışık yılı mertebesindeki uzaklıklarda bile etkili olabiliyorlar. Arp 274 de tahmin edebildiğiniz üzere çarpışmaya yüz tutmuş üç galaksi gözlemleniyor. Ortak çekim alanları birbirlerinin şekillerini bozuyor ve içerisinde milyarlarca yıldızın doğumuna sebep olacak devasa patlamalar yaşanıyor.

Bizden 400 milyon ışık yılı uzakta olan bu üçlüye dair bildiklerimiz sadece gözlemlerden ibaret. Yani tam olarak açık değil oralarda olan biten. Ortadaki çarpışmada (görüldüğü üzere) birçok mavi renkteki B tipi yıldızlar doğuyor.

Halton Arp'ın Pekülyer Galaksiler atlasına buradan bakabilirsiniz.



Devamını Oku!