Monday, February 23, 2009

Vatikan'a Göre Uzaylılar Olabilir!

Hristiyan dünyasının başkenti Vatikan'da kilisenin baş astronomu José Gabriel Funes, Dünya dışında yaşamın olabileceğini, hatta bu varlıkların gelişmiş insanlar olabileceklerini söyledi. Yani dinen bir engel yokmuş.


Arkadaş diyor ki;



"O kadar galaksi var, her birinde milyonlarca yıldız var. Bu yıldızların neredeyse hepsinde bir sürü gezegen var. Hiçbirinde yaşamın olmadığı öngörüsü çok büyük bir optimistlik olur". E haksız sayılmaz. Vatikan'a göre hem tanrıya inanıp hem de yer dışı yaşam araştırılabilirmiş. Bilmediğiniz üzere ülkemizde extraterrestrial hayat için hiçbir çalışma yapılmıyor. Yapanın da bursu kesiliyor. Ve daha bir sürü engel çıkartılıyor karşısına. Bilmiyorum islamda da böyle geniş ölçekli düşünebilen astronomlar var mı ama bir din kendini nasıl dışarıya kapatır açık bir şekilde görüyoruz. Hiçbir dine karşı değilim ama yani araştırmadan etmeden "yok işte arkadaşım yok" demek bana biraz ters geliyor. Bilim araştırmaktır. Ateizmi desteklemez aslında. Bilimin sizden tek beklediği, araştırmalarına tanrıyı karıştırmamandır. Yoksa ister Allah'a inan, ister puta tap, ister inekleri kutsal hayvanlar yap. Öyle işte.

Ha değinmeden geçemeyeceğim. Kendisi bu teorik varlıklar için "Dünya dışı kardeşlerimiz" dedi. Bence komik.

Kaynak mı? İşte kaynak.

Devamını Oku!

Friday, February 20, 2009

Bir Garip Güneş Tutulması

Güneş tutulmalarını çok seviyorum. Güzel görüntüler çıkıyor. 29 Mart 2006'da Antalya Side'de ESA ekibiyle birlikte tutulmayı gözlemlemiştim. Bu işin okulunda okumak ayrı, uygulamalı olarak gözlem yapmak apayrı. 10 dakikalık bir sohbette bile birçok yeni şey öğrenmiştim. Neyse, konuyu dağıtmayayım. Gelelim konumuza;

Güneş tutulmasını az çok herkes bilir. Ay, Güneş ile Dünya'nın arasına girer, Güneş tutulur, Korona ortaya çıkar vs. Tipik şeyler bunlar.

Dünya'yı dolaşan bir gezginseniz hayatınız boyunca birçok kere tutulma izleyebilirsiniz. Geçtiğimiz günlerde (ki yaklaşık 10 gün önceye tekabul ediyor bu) Japon uzay aracı Kaguya, görevi sırasında Ay'ın yörüngesinde dolanırken bir de bakmışlar ki Güneş tutuluyor! Hem de ne tutulma.. Biz yıllarca Ay'ın Güneş'i kapamasını izlemiştik. Japon arkadaşlarımız da uzay aracından çektiği fotoğraflarla insanlık tarihinde ilk defa Dünya'nın Güneş'i kapamasını gösterdi.


Kafalar karışmasın. Aslında bu tutulma birçok kere oldu. Ama aramızdan kimse Ay'da sakin bir hayat sürmediği için hiç görüntülenmemişti. Kaguya ise bunu gerçekleştirdi ve olayı görüntüledi. Dünya'nın atmosferinin parlaklığına bir bakın. Atmosferimizi böyle görmek değişik bir şey.

Gönlünüzün astrofizikçisi olaraktan görevim, size bu tutulmayı her şeyiyle göstermek! Ben de hiçbir masraftan kaçınmadım ve Kaguya Uzay Aracı'nın çektiği tutulma videosunu sizlerle paylaşmayı uygun buldum. İşte o tutulma:

http://space.jaxa.jp/movie/20090218_kaguya_movie01_j.html

Devamını Oku!

Saturday, February 14, 2009

Uzaysal Sesler..

Atmosfer güzel bir şey yahu. Bağırıyorsun ediyorsun sesin yankılanıyor öyle.. Avazımız çıktığı kadar bağırabiliyoruz. Bir nevi deşarj oluyoruz. Tabii bunu kalabalık bir ortamda yaparsak ayıplanırız. Toplum kuralları vesaire.. Ya ben sonsuz uzayda bağırmak istersem? Bu pek tabii ki mümkün. Ne var ki deşarj olur musunuz bilemem. Yazu biraz bilimsel devam edecek mazur görün. Gerçi sonradan muhtemelen geyiğe baş vuracağım yine. Hadi bakalım;


Şimdi ses güzel bir şey. Nedir ses? Dalgadır. Bu dalganın yayılması için ortam gerekir. Dünya'da ses dalgaları, dalganın enerjisinin yettiği yere kadar dağılıyor. Ne güzel. Fakat uzayda durum böyle değil. Süper vakumlu ortam gibi düşünebiliriz uzayı. Ses dalgası yayınlanamaz. Zira ortam olmadığı için iletilemiyor. Fakat her dalga iletilemez diye bir şey yok. Elektromanyetik dalgalar pek tabii uzayda iletilebilir. Hem de sürtünmesiz ortam olduğu için, enerjilerini kısıtlayacak bir etken yok. Yani sonsuza (sonsuzluk kavramı apayrı bir şey. Bunu başka bir yazıda irdeleyeceğim) dek dalgalar yayınlanır. Kısacası bağırmanız sonucu yayılan ses dalgalarınızı elektromanyetik bir dalgaya çevirebilirseniz, uzayda sonsuza dek yayınlayabileceğiniz bir materyale sahip olmuşsunuz demektir.

Madem ses dalgalarımızı elektromanyetik dalgalara çevirebiliyoruz, bu işlemin tersi de mümkün müdür?

Pek tabii ki;

Gök cisimlerinden aldığımız radyo dalgalarını ses dalgalarına çevirerek çıkardıkları sesi tasvir eden dalgaları dinlemek mümkün. Ben en çok galaksinin merkezinden gelen ve pulsarlardan gelen seslerin hastasıyım. Sanki Contact filminde gibi hissediyorum kendimi. Daha fazla oyalamadan sizi bu seslerle başbaşa bırakayım;

http://www.spacesounds.com/
Devamını Oku!

Thursday, February 12, 2009

UFO Değil, Uydu!

Kimi zamanlar gecenin bir köründe gökyüzüne baktığımızda uçak olmadığından emin olduğumuz, ama ne olduğunu kestiremediğimiz hareketli cisimler görürüz. Bu cisimler öyle ani hareketlerle gelip gitmedikleri gibi, yer yer durup yer yer hızlanmazlar. sabit bir hızda, ışığında hiçbir değişim olmadan "Oha bu ne?" nidaları eşliğinde geçip giderler. Tahmin edeceğiniz gibi bu cisimler aslında Arz'ın çevresindeki binlerce irili ufaklı uydudan biridir (göreli büyük olanlarından).


Bazı uydular vardır ki bunların geçişlerini izlemek cidden zevklidir (bkz: uluslararası uzay istasyonu). Bazısı da ihtişamlıdır (bkz: iridyum parlaması). Biz amatör astronomların bu uyduların geçişlerini çıplak gözle izleyebilme imkanı bulunmaktadır. İhtiyacımız olan şeyler;

- Bir çift göz (ki default insan organlarından biri)
- Gözlemlenecek uydunun hangi tarihte hangi koordinatlarda olacağını söyleyen veri.
- Keyfe ve paraya bağlı olarak bir dslr makine (bu da default organlarımızdan biri olsa ya).

Her şey hazırsa başlayabiliriz. Uyduların geçişlerini belirten onlarca site var. Ben size en kullanışlı ve sade olanı söyleyeceğim. Aha söylüyorum: Heavens-Above. Siteye girer girmez zaten sağda ISS'in anlık pozisyonunu ve doğrultusunu görebilirsiniz. Sonra soldaki içeriğe bir bakalım;

i) En üstte configuration var. Yani kullanıcı ayarlarınız. Konumunuzu da buradan ayarlıyorsunuz.
ii) Bir altında Satellites var. Burada da başta Iridum olmak üzere diğer uyduların gün içerisindeki geçişleri, en yakın parlamaları vesaire yer alıyor.
iii) Bir altında da Astronomy kısmı var. Burası da genel astronomi ile ilgili içeriğin yer aldığı bölüm.

Sitenin kullanımı son derece basit. Eminim 5 dakikada siteyi her şeyiyle çözeceksinizdir. Iridium parlamaları ile ilgili bir başka güzel site de http://www.astrosat.net/us/flare.php'dir. Bakmanızı tavsiye ederim.
Devamını Oku!

Friday, February 6, 2009

Bilmediğimiz Dünyalar..


Gezegen denildiğinde ne anlıyorsunuz? Katı ya da Gazdan oluşmuş, periyodik bir yörüngesi olan dev kütleler yığını mı? Evet, genel anlamda gezegenin tanımı bu. Bu gezegenler sadece Güneş Sistemi'nde mi var? Tabii ki hayır. Güneş Sistemi dışındaki gezegenler, astrofiziğin son dönemde popülerleşen konularının başında geliyor. Bu gezegenlere exoplanet diyoruz. Gerçekten çok havalı bir isim..

Bu exoplanet'leri öyle teleskopa bakıp göremiyoruz. Zira bir yıldızın etrafında dolanıyorlar, ve yıldızlar bize o kadar uzak ki, onların ışığının yanında gezegenlerin görülmesini bekleyemeyiz. Nasıl anlarız ki? Ya yıldızının ışığına yaptığı dopler etkisinden ya da bir takım başka metodlardan anlıyoruz.


Bugüne kadar bulunan gezegenlerin hepsi Jüpiter büyüklüğünde devasa gaz kütlelerinden oluşan gezegenlerdi. Fakat Yeni Zelanda'daki bir gözlemevinde gravitational microlensing yönteminden yararlanılarak Dünya'nın yalnızca 3 katı büyüklüğünde bir gezegenin varlığı tespit edilmiş. Bu da Yer dışı yaşam için çok önemli bir gelişme. Düşünsenize Dünya benzer bir gezegen, hem de 3 katı büyüklüğünde. Herkese yetecek kadar yer var. Gerçi biz buluruz savaşacak bir sebep..

kaynak
Devamını Oku!

Karış Karış Mars!

Google süper bi firma yahu. Adamlar sayesinde uydudan karış karış Dünya'yı geziyoruz. Geçtiğimiz yaz fiziksel olarak tatile çıkamadım belki ama zihnen Dünya'yı dolaştım. Bahamalar mı dersin, Maldiv Adaları mı dersin artık sen seç. Şimdi gitsem avcumun içi gibi bilirim oraları. Hani şimdi NYC'ye gitsem rahat taksicilik yaparım. ESB'ye çıkan tüm kestirme yolları biliyorum şahsen. Hele sondan bir önceki sürümünde sokakları 3-Boyutlu dolaşabilmemizi sağlayan StreetView özelliği de eklendi, tam oldu.

Sonuç; Google süper bi firma yahu.

Arz ile yetinmeyen Google, kapağı uzaya attı. Her ne kadar Google Sky, planeteryum yazılımları arasında çok zayıf kalsa da (alternatif: Stellarium) sonuç olarak araştırmacı arkadaşların bilgisine bilgi kattığı bir gerçek. Çok yaşa Google gibi e mi. Rahat durmadınız ve Google Mars'ı, Google Earth'ün son sürümü 5.0'a entegre ettiniz.



Nedir bu Google Mars? Tıpkı Dünya gibi, Mars'ı karış karış gezmemizi sağlayan bir simulasyon. Peki biz Mars'ı bu kadar iyi nasıl biliyoruz? Yahu adamlar milyonlarca ışık yılı uzaktaki M31 Gökadası (nam-ı diğer: Andromeda Galaksisi) ile ilgili haritalar çıkarıyor, bırakın da Mars'ı karış karış bilelim.

Kraterleri, Percival Lowell kanallarını ve daha başka Mars'a ait bilgileri bu simulasyonda görebiliyoruz. Gerçekten başarılı. Tek bir eksisini gördüm. O da; Dünya üzerinde işaretlediğimiz yerlerin direkt olarak Google Mars'ta da çıkmasıdır. Bu bug en yakın güncellemede düzelir umarım. Şahsen Google Mars'taki kraterleri dolaşırken birden bire karşımda "Yazlığımız" işaretini görünce pek bir şaştım. Dediğim gibi, bunun dışında eksisi yok diyebilirim.

link: http://earth.google.com/
Devamını Oku!

So Say We All..

İsim bulma konusunda tam bir beceriksiz olduğumu sanırım anlamışsınızdır. Tan başlamadan önce isim seçme bölümüne gelmiş olmama rağmen, tan bittikten sonra anca bu ismi bulabildim. İsim bulma konusunda her zaman verimsiz olmuşumdur. Zaten yıllar önceki balığımın adı "balık", muhabbet kuşumun adı da "kuş"tu. Şimdi olsa yine aynı ismi koyarım. Sonuçta nüfus müdürlüğünden tasdiklemiyoruz ya. İstediğim an değiştiririm.

Blog'a isim vermek ise biraz daha farklı. Sade ve vurucu bir şey bulmalısın. Niye? Çünkü kolay ezberlenmeli, akıldan çıkmamalı, yaratıcı olmalı, marka değeri olmalı vs. vs. Bütün bunları "Kendini Markalaştırmanın 50 Yolu" tarzı kitaplardan öğrendim. Bilmem başarılı olabilecek miyim, bunu zaman gösterecek.. Zaman her şeyin ilacıdır derler (bi yıllardır süregelen baş ağrıma ilaç olamadı).

Herkese merhabalar demiş miydim? Merhaba falan. Bu blog'u sık kullanılanlarınıza eklerseniz, üstüne bir de takip ederseniz şahsen çok sevinirim. Niye? Herkes okunmak ister. Yıllardır yazarlık yapmış biri değilim. Sadece bir senem profesyonel yazarlık yaparak geçti. hani 2 sene olsa "yıllardır" diyebileceğim. Şu haliyle kurtaramıyorum. Yazmak güzeldir. Zihni açar, düşünce yollarınızı geliştirir, kendinizi daha iyi ifade edersiniz vs. vs.

Daha ilk post'tan uzattıkça uzatıyorum. Kısa keseyim. Bu blog'da başta
uzay ile ilgili haberler olmak üzere müzik, sinema, hayatın içinden (çok klişe oldu yahu) yazılar yer alacak. E alsın bakalım.


Devamını Oku!

Karanlık Madde ile Karanlık Enerji Aynı Şey mi?

Astrofizikçilerin yıllardır çözemediği fenomen olarak bildiğimiz evrenin barındırdığı maddelerin ne olduğu gizemi, St. Andrews Üniversitesi astronomları tarafından farklı bir boyuta taşınıyor. Bilindiği üzere tüm galaksiler, galaksilerin içerisindeki gök cisimleri ve diğer gözlemleyebildiğimiz tüm cisimler, evrenin yalnızca %4’lük bir kısmını kaplıyor. Geri kalan %96’lık kısmın ne olduğu konusunda iki tane teori mevcut. Bunlar karanlık madde ve karanlık enerji. Karanlık maddenin de teoride ne olduğu konusunda önemli bulgular edinmiş durumda, fakat tek başına sadece evrenin %55’ini kapladığından dolayı geri kalan boşluğu doldurmak için karanlık enerji denilen, ve henüz teoriler tarafından desteklenmeyen bir kavram mevcut. Varlığı biliniyor, fakat ne olduğu henüz bilinmiyor.

St. Andrews astronomlarının ortaya attığı iddiaya göre karanlık madde ile karanlık enerji aynı şey! Dr HongSheng Zhao’ya göre bugüne kadar birbirinin tamamlayıcısı olarak görülen karanlık madde ile karanlık enerji, aslında iç içe geçmiş iki materyal. Daha doğru bir ifadeyle karanlık madde ve karanlık enerji, tıpkı bir paranın yazı ve turası gibi bir materyalin iki farklı yüzü. Karanlık madde ile ilgili birçok çalışma mevcut, aynı şekilde karanlık enerji ile ilgili bilinmezliklere bir nebze açıklık getirildiği anda karanlık maddenin de gizeminin çözüleceği düşünülüyor.

Dr Zhao işi daha da ileri götürüp, eğer iddiasının doğruluğunu kanıtlayabilirse, karanlık enerjinin tam 60 yıl önce halihazırda karanlık maddenin maskelediği materyal olarak zaten ortaya çıkarıldığını iddia ediyor.


Devamını Oku!